Adını ege denizinden alan bu bölgemiz Türkiye’nin en uzun
sahil şeride sahiptir. Yaz dönemlerinde yerli, yabancı turistlerin ziyaret
ettiği, masmavi denizi, altın kumsalı, harika sahilleri, Efes’i, Pamukkale’ si…
Kuzeyinde; kaz dağı,
marda dağı, simave dağı, güneyinde; karakuş ve göreli dağı, batısında
Çanakkale’ye bağlı Bababurnundan başlayarak Edremit körfezinin tamamı, İzmir,
Aydın illeri ve Muğla körceğiz kıyılarını kapsayan güzel bölgemiz. Ege bölgesi
bunca güzelliği bir arada içinde barından ve kültürel mirası bakımından Türkiye
için çok önemli bir yer teşgil etmektedir. Birde ege’nin bereketli meyvelerini
ekleyelim; kıyılarında şeftali, Sultanhisar’ında çilek, Afrodizyağının etkisi
incir, bereketinin sembolü üzüm, barışın simgesi zeytin dalı.
Zeytin dalının barışı simgelediğini hemen herkes bilir; fakat
neden ve nereden geldiği tam olarak bilinmemektedir.
Birçok eski hikaye
rivayete dayanmaktadır ve doğruluğu tartışılır, elbette zeytin dalının
hikayesine gelince gılgamış destanında üç büyük semavi kutsal kitaplarda bahsi
geçen ‘’Büyük Tufan ‘’ da rivayete göre
Nuh peygamberimiz tufan biraz durulunca geminin güvertesinden beyaz bir güvercin
uçurur. Bu beyaz güvercin bir müddet sonra gemiye ağzında zeytin dalıyla döner.
Böylece Nuh Peygamber tufanın sona erdiğini ve suların geri çekildiğini anlar.
Bu nedenle ağzında zeytin dalıyla beyaz güvercin çağlar boyunca barışın simgesi
olarak bilinir.
Ege bölgesinin büyük bir bölümünü kapsar zeytin ağaçları Türkiye’ye
gelir olarak çok büyük katkısı vardır. Dünya çapında zeytin yetiştiriciliğinde
4. Sırada yer almaktayız. Türkiye’de
üretim yapan bölgeler arasında 1. Sırada ege bölgesi gelmektedir. Türkiye
zeytin üretiminde 2012 yılı içerisinde zeytin sofralık olarak 550.000 ton ve
zeytinyağlık olarak 1.220.000 ton üretim elde edilmiştir. Zeytin ağaçlarından
sofralarımıza siyah ve yeşil sele zeytinleri yerini almaktadır. Yemeklerimize o
güzel zeytinlerin sızma zeytinyağları apayrı bir tat katmaktadır. Besin değeri oldukça yüksek olan zeytin 100 gr
da 170 kcal içermektedir. Zeytin cinsine göre rengi çeşitlilik göstermektedir;
koyu kahverengi, yeşil, koyu mor, siyah ve kül rengi gibi.
Memecik zeytini ege bölgesinde oldukça yaygın yetişen bir çeşittir,
kuraklığa dayanıklıdır. Siyah ve yeşil salamuralık olarak yetiştirilse de yağ
elde etmek için oldukça uygundur. Yaklaşık olarak yağ oranı %28’ dir. Ayvalık
(Edremit) zeytini yapı olarak kuraklığa karşı çok hassas bir çeşittir.
Yetiştiricilik olarak yağ üretiminde kullanılsa da zeytinleri pembeleştiğinde
salamura olarak da kullanılmaktadır. Ayvalık zeytininin yağ oranı %24’dür. Domat
cinsi zeytin ülkemizin en iyi salamuralık yeşil zeytin çeşididir. Domat zeytin
yapı olarak çok kuvvetlidir. Killi toprak ve suya çok ihtiyaç duyan domat
zeytin ağacının yağ oranı yaklaşık olarak %23’dür. Siyah zeytinlerin incisi
gemlik zeytini, ege bölgesinin göz bebeği gibidir. Salamuralık olarak üretilen
gemlik zeytini yağ oranı bakımından da oldukça zengindir, %30 civarında bir yağ
oranına sahip olan gemlik zeytini yüksek neme ve soğuğa dayanıklıdır. Zeytin
ile ilgili bilinmesi gereken en önemli kısım zeytin çekirdeği ne kadar küçük
ise zeytinin cinsi de bir o kadar kalitelidir.
Zeytin yetiştiricilik bakımından en önemli kısım iklim
şartlarıdır çünkü zeytin ağacı -7 derecenin altında ki sıcaklık oranlarında
yapı olarak zarar görmektedir. Fakat zeytin ağacı meyvesini oluşturması için
kış aylarında +7 derecenin altında soğuk
havaya ihtiyaç duymaktadır ve yaz dönemlerinde 40 derecenin üzerindeki sıcak
hava koşullarına dayanamamaktadır.
Akdeniz uygarlıklarında ticaretin yapı taşı olan zeytinyağı,
sadece gıda maddesi amacıyla değil, sağlıklı yaşam, güzellik ve ışık kaynağı
olarak da kullanılmıştır. Zeytin yapı olarak Akdeniz iklimine uygundur bu
nedenle, bu değerli ağaç türünün anavatanı Akdeniz bölgesidir. Akdeniz
bölgesinden önce Asya ve daha sonrada Amerika’ya yayılmıştır. Zeytin ağaçları
yapı olarak 10m ‘ye kadar büyüyen, dalları oldukça sık, herdem yeşili yapraklarıyla
çok narin bir görünümü vardır.
Zeytinyağı mitolojide sıvı altın olarak geçmektedir ve bu
adlandırmayı almasının birçok manevi değeri vardır. İnsanoğluna zeytin birçok
güzelliği bahşetmiştir. Zeytini meyvesi olarak kahvaltı sofralarımızda, zeytinyağını
yemeklerimizde tercih ederiz. Zeytinyağı birçok dermokozmetik ürünlerde de
kullanılmaktadır; şampuanlar, kremler, saç ve cilt bakım ürünleri bunların bir
kısmını oluşturur. Mitolojide sağlık ve
güzelliğin iksiri olarak bilinen zeytinyağı şifa kaynağı olarak bazı kutsal
kitaplarda yer aldığı belirtilmektedir.
Zeytinyağını elde etmek için ilk olarak ilkel yöntemler
kullanılmıştır. Zeytinler toplandıktan sonra bez torbalara konularak bu
torbaları ayaklarıyla ezerek, daha sonra sıcak su yardımıyla yağının ayrıştırılması
ile elde edilmiştir. İlerleyen dönemlerde yöntemlerini biraz daha
geliştirilerek bu işlemi iki taş arasında ezme yöntemine geçmişlerdir.
Günümüzde zeytinyağı elde etmek için paslanmaz çelik silindirler ile ezilerek
hamur haline getirilir, daha sonra hamur haline gelen zeytinler yoğurma
işleminden geçerler, bu işlemde hamura yavaş yavaş su eklenir. Su eklenerek
yoğurulmaya devam ederken yağ molekülleri kendiliğinden bir araya toplanır,
yoğurma işlemi tamamlandıktan sonra hamur santrifüj makinesine konularak işleme
devam edilir. Bu makine yüksek hızda dönerek hamurdaki su ve yağı kendi
haznesinde depolar ve son olarak bu yağ ve su birbirinden ayrıştırıp
sızdırılarak sofralarımızda ve yemeklerimizde kullandığımız mükemmel tadıyla
yerini alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder